4 Ağustos 2011 Perşembe

Öyleyse neden? Sorusunun cevabı

Öyleyse neden olmuyor? Bu soruyu kaç kere duydum bilmiyorum. Özellikle 25 yaşımdan sonra. Herkes benim gibi değil ki . Patır patır evlendi bütün arkadaşlarım. Hatta bu yıl doğurmaya başladılar. Ve sahnedeki bütün ışıklar benim üzerimde şu an. Meraklı gözlerle bakıyorlar ‘eee sen ne zaman?’. Bir gün mikrofonu elime alıp bağarıcam ya da bir pankartla da dolaşabilirim. Şöyle kocaman harflerle ‘EVET YALNIZIM, EVELENECEK VE ÇOCUK YAPACAK KİMSEYİ BULAMADIM.’ Nasıl? Bence net.
Sanırım bir yerden sonra insanlar etraflarında bekar birini görmek istemiyorlar. Herkes kendileri gibi olmalı ki onlarında içi rahat etmeli. Yoksa kız kıza ya da erkek erkeğe yemeğe çıkalım fikri bir eziyete dönüşebiliyor. En modern ilişkide dahi hesaplar var. Yani izin vermemeler, karışmalar ya da kıskanmalar değil bahsettiğim. Ben bunu yaparsam o da ilerde şunu yapar,  şimdi bunu yaptığım için o zaman bir şey söyle hakkım da olmaz! Karşındakinin yapacaklarından korkup kendi yapmak istediklerine gem vurmak. Bunun adı evlilikteki gizli tutsaklık. Ve gariptir kişi, böyle düşününce yapamadıklarından sebep mutsuz olmuyor ya da kendini kısıtlanmış olarak görmüyor. Çünkü buna kendi öz iradesiyle karar verdi. Aslında hepsi küçük, günü kurtarma hesapları.
İşte ben bu ve bunun gibi hesaplar içinde  bir evlilik istemiyorum. Yoksa her gün tanımadığım insanlar tarafından facebook ekleme talepleri ya da telefonlar geliyor. Bu çok popüler bir kız olduğumdan  değil. Tamamen etrafımdakilerin azimli çalışmalarından. Bir telefon , ‘sana bir isim söylüyorum bak facebooktan,  bakalım beğenecek misin? O seni çok beğendi’ neeee? Durum benim yerime mesajlaşacakları güne doğru hızla ilerliyor. Ve diyelim ki buluştum ya da onlardan fırsat kaldı ben kendim birini buldum, sorgu sual başlıyor.
Yakışıklı mı, nereden mezun, nerede çalışıyor, ailesi ne yapıyor, hesabı kim ödedi? vs. bunların cevaplarından memnun kalındıysa duygusal konular başlıyor. Heycanlandı mı, kibar mı, komik mi, nelerden konuştunuz, evlenmeyi düşünüyor mu, çocuk seviyor mu? vs. vs.vs. vs.....
Madem osu, busu, şusu iyi neden istemiyorsun?  Bak bu çocuk seni çok mutlu eder, çok efendi, birazda olsa heycanlanmışsın, konuşup gülebiliyorsunda, huzurlu süper bir evliliğiniz olur.. yorumlar.. yorumlar.. yorumlar..
Peki ben onu mutlu etmek istiyor muyum? Bunun cevabını merak eden var mı? Sessizlik? Neden?
Ben bir adamı neden dolayı sevdiğimi en çok bir ortama soktuğum zaman  anlıyorum. Çünkü aşk öyle bir şey ki bir tarafın hissetmesi bile diğerinin hissettiklerine etki edebiliyor. Çünkü adam aşktan benliğini önünüze seriyor. Ve karar verme anınız geliyor. Hep mi hiç mi? Acaba mı? Yani o adamı mı seviyorsun yoksa onun sana hissettirdiklerini mi?
Madem bu kadar merak ediyorsunuz, neden o adamlarla olmadığımın işte cevabı; ben hissettirdiklerinden çok onu sevmek istiyorum ama onların hiçbiri birlikte olabileceğim kadar sevebileceğim adam değil. Çünkü ben yalnızca bana güzel sözler söylerken ya da süprizler yaparken değil aynı zamanda kavga ettiğimizde de, hoşlanmayacağım huyları olduğu zamanda onu sevmek istiyorum.
 Bundan nasıl mı emin oluyorum? Çünkü öyle hissediyorum.  


Coming soon..
Küçük adamların büyük kadınları